maximusElf_tr - 7 seviye harabe
Posted: 11 Apr 2021, 17:22
11.04.2021 günü güzel bir Pazar sabahıydı. Hükümdar uyanmıştı, artık ordusunun başına geçmesi gerekiyordu. Hükümdar ordusunun başına geçmiş bu günün de diğer günler gibi geçeceğini düşünüyordu. Günler rutin, aksiyon olmadan heyecansız ve sıkıcı geçiyor, komşu krallıklardaki düşmanlarını gözlüyor açık bir krallık arıyordu. Ama hiç saldırı hedefi bulunamamıştı. Hükümdar hemen araştırma birliklerini göreve yolladı, aradan uzun zaman geçmişti. Hükümdar umutsuzca mutlu bir haber bekliyordu. Ve beklenen o haber saat 12.09’da 64-1-23 koordinatına giden cesur araştırmacıdan gelmişti. Hükümdar heyecanlanmıştı, çünkü yıllardır aradığı ancak bir türlü bulamadığı antik harabeyi bulmuştu.
Hükümdar zırhını kuşanmış ve ordusuna emir vermişti. 10 dakika içerisinde saldırının başlaması gerektiğini aksi takdirde düşman krallıklarda bulunan araştırmacıların antik harabeyi bulmuş olabileceğini düşünüyordu. Nihayet casus ve gözleyicilerden haber gelmişti. Ancak Antik harabenin ordusu gizlenmiş sayısı belirsizdi. Hükümdar endişelenmişti ama kendisinden emindi. Antik harabenin gücü değerlendirilmiş ve gerekli hazırlıklar yapılmıştı. Bu saldırı fırsatını en iyi şekilde değerlendirebilmek için birliklerini hazırladı. 300.000 yükçü, kılıçlı, atlı ve okçu birliği ile 100.000 uçan birliği beraberinde 25.000 hekimi ve 28.000 büyücüsüyle Cesur Komutan Karolin’i Antik harabenin bulunduğu krallığa doğru kendisinden emin ve gururlu bir şekilde harekete geçirmişti.
Casuslar canavar ordusunun, kahraman Serneel tarafından yönetildiğini bildirdi. Bu kahraman, diğer kahramanların yanı sıra, bir takım güçlü sihirlere sahipti. Gerçek asker sayısının bizden saklandığı için hala endişeliydik. Ama Karolin kendi gücünün farkında kendinden emin bir şekilde ilerlemeye devam ediyordu.
Pazar olmasına rağmen, düşmanca komşulara karşı tüm birliklerimizi savaşa götürmemiştik. Çünkü krallığımızda tehlikeli ve güçlü düşmanlarımız vardı.
Toplantılar hızlıydı ve krallığın en iyi kahramanı Karolin önderliğindeki savaşçılar antik kaleye yaklaşmıştı. Düşmanların olası saldırılarından korunmak için dualar da okundu. Dakikalar saatler gibiydi ve antik harabesinin düşünceleri aklımızdan çıkacağı tek bir saniye bile yoktu. Neyse ki, düşmanın antik harabe konumunu öğrenecek zamanı yoktu ve siyah inci dağını ele geçiren sadece hükümdarımız olacaktı.
Zaman geçti, ordumuz hedefe ulaştı, canavarların kahramanı Serneel göründüğü kadar basit değildi ve savaştan önce büyülü yeteneklerini savaşçılarımıza karşı konulamaz bir güç olarak kullanmak istemişti. Fakat güçlü ve cesur kahramanımız Karolin komutasındaki ordumuz savaş alanından kaçmamıştı. Böylece ordular savaş alanında bir araya geldiler: her türden elfler ve canavarlar. Birliklerimizin %90'ının kaçacağını bekleyen Serneel, Karolin’in başarılı komutası ile yenilgiye uğramıştı. Tecrübeli bir komutan sayesinde, birliklerimiz savaş alanından kayıpsız bir şekilde başarıyla çıkmıştı. Canavarlar ilk saldırıda yenildi. Serneel tamamen yenildi ve tüm incileri ordumuza bırakarak savaş alanından kaçmaktan başka çaresi yoktu. Eve dönüş yolculuğu da sessizdi. Yük ağırdı ama hoş bir ağırlıktı.
Artık, şehirlerin sokaklarında siviller büyük zaferi kutlamaya hazırlanmış, büyük şenlik masaları kurulmuş ve başkentte üç gün durmayacak bir şenlik başlatılmıştı. Müttefiklerden ve komşulardan tebrikler geliyor, Hükümdarımız gücüne güç katmış ve Arhon’da namı artmıştı.
Hükümdar zırhını kuşanmış ve ordusuna emir vermişti. 10 dakika içerisinde saldırının başlaması gerektiğini aksi takdirde düşman krallıklarda bulunan araştırmacıların antik harabeyi bulmuş olabileceğini düşünüyordu. Nihayet casus ve gözleyicilerden haber gelmişti. Ancak Antik harabenin ordusu gizlenmiş sayısı belirsizdi. Hükümdar endişelenmişti ama kendisinden emindi. Antik harabenin gücü değerlendirilmiş ve gerekli hazırlıklar yapılmıştı. Bu saldırı fırsatını en iyi şekilde değerlendirebilmek için birliklerini hazırladı. 300.000 yükçü, kılıçlı, atlı ve okçu birliği ile 100.000 uçan birliği beraberinde 25.000 hekimi ve 28.000 büyücüsüyle Cesur Komutan Karolin’i Antik harabenin bulunduğu krallığa doğru kendisinden emin ve gururlu bir şekilde harekete geçirmişti.
Casuslar canavar ordusunun, kahraman Serneel tarafından yönetildiğini bildirdi. Bu kahraman, diğer kahramanların yanı sıra, bir takım güçlü sihirlere sahipti. Gerçek asker sayısının bizden saklandığı için hala endişeliydik. Ama Karolin kendi gücünün farkında kendinden emin bir şekilde ilerlemeye devam ediyordu.
Pazar olmasına rağmen, düşmanca komşulara karşı tüm birliklerimizi savaşa götürmemiştik. Çünkü krallığımızda tehlikeli ve güçlü düşmanlarımız vardı.
Toplantılar hızlıydı ve krallığın en iyi kahramanı Karolin önderliğindeki savaşçılar antik kaleye yaklaşmıştı. Düşmanların olası saldırılarından korunmak için dualar da okundu. Dakikalar saatler gibiydi ve antik harabesinin düşünceleri aklımızdan çıkacağı tek bir saniye bile yoktu. Neyse ki, düşmanın antik harabe konumunu öğrenecek zamanı yoktu ve siyah inci dağını ele geçiren sadece hükümdarımız olacaktı.
Zaman geçti, ordumuz hedefe ulaştı, canavarların kahramanı Serneel göründüğü kadar basit değildi ve savaştan önce büyülü yeteneklerini savaşçılarımıza karşı konulamaz bir güç olarak kullanmak istemişti. Fakat güçlü ve cesur kahramanımız Karolin komutasındaki ordumuz savaş alanından kaçmamıştı. Böylece ordular savaş alanında bir araya geldiler: her türden elfler ve canavarlar. Birliklerimizin %90'ının kaçacağını bekleyen Serneel, Karolin’in başarılı komutası ile yenilgiye uğramıştı. Tecrübeli bir komutan sayesinde, birliklerimiz savaş alanından kayıpsız bir şekilde başarıyla çıkmıştı. Canavarlar ilk saldırıda yenildi. Serneel tamamen yenildi ve tüm incileri ordumuza bırakarak savaş alanından kaçmaktan başka çaresi yoktu. Eve dönüş yolculuğu da sessizdi. Yük ağırdı ama hoş bir ağırlıktı.
Artık, şehirlerin sokaklarında siviller büyük zaferi kutlamaya hazırlanmış, büyük şenlik masaları kurulmuş ve başkentte üç gün durmayacak bir şenlik başlatılmıştı. Müttefiklerden ve komşulardan tebrikler geliyor, Hükümdarımız gücüne güç katmış ve Arhon’da namı artmıştı.